Kuruluşun ilk yıllarında, The North Face, San Francisco’da küçük bir spor mağazası olarak faaliyet gösterdi. Mağaza, ilk olarak dağcılık ekipmanları ve giysileri üzerinde yoğunlaştı. 1970'lerin başında, şirket ürün yelpazesini genişleterek kampçılık ve yürüyüş ekipmanlarını da ekledi. Bu dönem, markanın sektördeki etkisini artırdığı ve kendine sağlam bir yer edindiği yıllar oldu. The North Face, dağcılar ve açık hava sporcuları arasında yüksek kalite ve dayanıklılığı ile tanındı, bu da markanın hızlı bir şekilde geniş bir müşteri kitlesi kazanmasını sağladı.

1990'ların başında, The North Face, sporcular ve açık hava tutkunları arasında büyük bir popülarite kazandı. Bu dönemde, markanın "Nuptse" montu ve "Denali" koleksiyonu gibi ikonik ürünleri tanıtıldı. Nuptse mont, özellikle yüksek dağlarda ve soğuk hava koşullarında kullanmak için tasarlanmış, son derece sıcak ve dayanıklı bir mont olarak bilinir hale geldi. Bu dönemde, şirket, birçok önemli dağcılık etkinliğine ve keşif misyonlarına sponsor oldu. Bu destek, markanın profesyonel sporcular arasında prestijini artırdı ve The North Face’ın dağcılık ve açık hava sporları dünyasındaki etkisini pekiştirdi.

2000'lerin başında, The North Face, çevresel sürdürülebilirlik konularına daha fazla odaklanmaya başladı. Şirket, çevre dostu malzemeler kullanarak ve sürdürülebilir üretim yöntemlerini benimseyerek çevresel etkisini azaltmayı hedefledi. Bu dönemde, marka "Sustainable Apparel Coalition" gibi çeşitli sürdürülebilirlik girişimlerine katılarak çevre dostu ürünler geliştirdi. Bu çabalar, markanın çevresel etkilerini azaltmaya yönelik taahhütlerini ve çevreye duyarlı yaklaşımını vurguladı. Ayrıca, The North Face’ın koleksiyonları, şıklığı ve fonksiyonelliği birleştirerek günlük yaşamda da popüler hale geldi.